ÜNLÜ MÜZİSYENLER

         


DÜNYACA ÜNLÜ TÜRK MÜZİSYENLERLERDEN BİR KAÇ TANESİ 

TUNÇ ÜNVER



Türk keman sanatçısı. Müzikle ilgilenmeye beş yaşında başladı. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda keman ve teori dersleri aldı. Yetenekli çocuklara yurtdışında öğrenim olanağı sağlayan 6660 sayılı yasa ile 1965’te devlet bursuyla Fransa’ya gönderildi. Paris Ulusal Konservatuvarı’nda Marcel Debot, Gabriel Bouillon, Zino Francescatti ve Arthur Grumiaux ile keman, Henry Challan ile armoni, Jacgues Fevrier ile oda müziği çalıştı. Konservatuvarı bitirdikten sonra Cziffra Vakfı’nın “Üstün Yorumcu” ödülünü aldı. Genevieve Joy-Dutilleux ve Jacques Fevrier gibi ünlü piyanistler eşliğinde resitaller verdi. Paganini’nin 1. Keman Konçertosu’nun Türkiye’de ilk defa seslendirilmesini gerçekleştirdi. Fransa'nın önde gelen müzik merkezlerinde, ayrıca Danimarka, Almanya, Avusturya, Romanya ve Kıbrıs’ta sanatını icra etti. Fransa’da yorumladığı konçertolar üzerine Le Figaro ve Midi Libre gibi basın organlarından övgü aldı. Gstaad Festivali’nde Yehudi Menuhin için özel bir resital sundu, 1977’de Bükreş’te yapılan “Avrupalı Müzikçiler Festivali”ne katıldı.







İDİL BİRET



Türk piyano sanatçısı. Müziğe olan ilgisi iki yaşında başlayan İdil Biret, dört yaşında Bach'ın prelüdlerini çalmaya başladı. İlk derslerini Mithat Fenmen'den aldı. 1948 yılında, henüz yedi yaşındayken, ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Biret'in yurt dışında eğitiminin gereksinimlerinin karşılanması için TBMM'ye bir teklif sundu. Bu teklif sonucunda İdil Biret için özel olarak çıkartılan kanun, "Harika Çocuklar Yasası" olarak bilinir. Bu kanun çerçevesinde eğitimi için ailesiyle birlikte Paris Konservatuarı'na gönderilen Biret, burada 20. yüzyılın önemli pedagoglarından Nadia Boulanger ile çalıştı. Sekiz yaşında Paris Radyosu'nda ilk konserini verdi. Fransız piyanist Alfred Cortot'dan dersler aldı. İdil Biret'ten ömrü boyunca "en değerli öğrencim" olarak söz eden hocası Alman piyanist Wilhelm Kempff, onunla müzikal ilişkisini] hayat boyu sürdürdü. Biret, 11 yaşındayken Kempff ile Mozart'ın İki Piyano İçin Konçertosu 'nu Paris Champs-Elysees Tiyatrosu'nda çaldı. Zaman zaman Kempff'in Positano'da verdiği usta sınıflara katıldı. Kempff'in 90. yaşı için düzenlenen konserde çaldı.

Biret, Paris Ulusal Konservatuarı’nı yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşındaydı. 16 yaşından itibaren çeşitli Dünya sahnelerinde yer aldı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk konserini 21 yaşında, Rachmaninoff’un Üçüncü Piyano Konçertosu’nu çalarak Erich Leinsdorf yönetimindeki Boston Filharmoni Orkestrası ile gerçekleştirdi. İlk Rusya turnesini piyanist Emil Gilels’in çağrısı üzerine yaptı ve bu ülkede büyük başarı kazandı. Yıllar içinde bu ülkede yüze yakın konser verdi. Biret beş kıtayı kapsayan konserlerinde Atzmon, Copland, Kempe, Keilberth, Sargent, Monteux, Fournat, Leinsdorf, Pritchard, Scherchen, Rozhdestvensky, Mackerras gibi ünlü şeflerle çaldı; Montreal, Berlin, Montpellier, Nohant, Royan, Dubrovnik, Atina, Ankara ve İstanbul festivallerine katıldı. Boston Symphony, Orchestre National de France, Orchestre Suisse Romande, London Symphony, Leningrad Philarmonic, Leipzig Gewandhaus, Dresden Staatcapelle, Tokyo Philarmonic, Sydney Symphony ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Dünya'nın her yerinde konserler verdi.

Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya) gibi birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapan İdil Biret'in aldığı ödüller arasında "Lili-Boulanger" (Boston), "Harriet Cohen/Dinu Lipatti" (Londra), Polonya hükümetinin "kültür liyâkat" ve Fransız hükümetinin "Chevalier de I'Ordre National de Merite" nişanları da bulunmaktadır. İdil Biret, 1971 yılından beri devlet sanatçısıdır.








TUNCAY YILMAZ 



Uluslararası başarılarıyla tanınan keman solistimiz Tuncay Yılmaz İzmir'de doğdu. Ailesinin ilk müzisyeni olan Yılmaz, çocukken İzmir'de başladığı ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nda devam ettiği yüksek keman eğitimini birincilikle tamamladı; ve solist olarak ilk konserini henüz öğrenci iken Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Hindemith'in Keman Konçertosu'nu Türkiye'de ilk kez yorumlayarak gerçekleştirdi. Lisans üstü eğitimine Alman Devlet Bursu (DAAD) ile Almanya'da devam eden Yılmaz, Freiburg ve Saarland Yüksek Müzik Okulları'nda solistlik sınıflarına kabul edildi; ve bu ülkede “Sanatta Yeterlilik” ve “Solist” ünvanı taşıyan diplomaları aldı.

Avrupa'daki öğrenim yıllarında Almanya Louis Spohr Keman yarışması'nda “En iyi Schumann Yorumcusu” ödülünü, Dünya Mozart Yılı'nda Mozart'ın 5. Keman Konçertosu yorumundan dolayı Saarland Üniversitesi “Mozart Özel ödülü”nü kazandı. İsviçre-Tibor Varga ve Berlin-Mendelssohn Yarışmalarında finalist oldu.

Aralarında Sofya Filarmoni Orkestrası, Moskova Senfoni Orkestrası, Stuttgart Oda Orkestrası,Moskova Musica Viva Oda Orkestrası, Saarland Radyo Senfoni, BBC Concert Orchestra, West Virginia Symphony ve Tüm Türk Senfoni Orkestralarının da bulunduğu bir çok orkestra eşliğinde konserler verdi. İdil Biret, Gustav Rivinius, Alexander Rudin, Wolfgang Emanuel Schmidt*, Jiri Barta, Ludmil Angelov, Wolfram Schmitt Leonardy*, Tedi Papavrami gibi ünlü müzisyenlerle çaldı; ve daimi piyanisti Robert Markham eşliğinde Ankara,Berlin, İstanbul, Monte Carlo (Salle Garnier), Frankfurt, Londra, Köln, Abu Dahbi, Toledo, Valencia, Boston, Chicago ve New York (Carnegie Hall) gibi dünya kentleri ve sanat merkezlerinde sayısız resitaller verdi.







GÜLGÜN AKAGÜN SARISÖZEN



Viyolonsele; Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Nusret KAYAR’ın öğrencisi olarak başladı, viyolonsel yüksek bölümünden 1978 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Aynı yıl Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve TRT Ankara oda Orkestrası’na girdi. Bir süre Ankara Devlet Konservatuvarı’nda öğretmenlik yaptı.

1980 yılında başladığı solistlik faaliyetlerini aralıksız olarak sürdürerek, çeşitli orkestralar eşliğinde yerli ve yabancı şeflerle birlikte birçok konser ve resital verdi, olumlu kritikler aldı.

1982 yılında İstanbul’da düzenlenen viyolonsel yarışmasında ikincilik ödülünü kazandı.

1985 yılında kurdukları “Anadolu Yaylı Sazlar Dörtlüsü” ile birlikte yurt içinde ve yurtdışındaki belli başlı sanat merkezlerinde birçok konser yaptı.

Solistlik çalışmaları ile birlikte CSO’ndaki Viyolonsel Grup Şef Yardımcılığı görevini onsekiz yıl sürdürdü. 1996 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’na solist sanatçı olarak atandı.

Halen ÇDSO’daki solistlik görevi ile birlikte, Anadolu Dörtlüsü ile oda müziği çalışmalarını sürdürmekte, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde öğretmenlik yapmaktadır.




LEYLA GENCER 




Türk opera sanatçısı. 20. yüzyılın en önemli sopranolarından birisi olarak görülür.

Batı ülkelerinde "La Diva Turca", "La Gencer", "La Regina" olarak ün yapan; Milano, Roma, Napoli, Venedik, Viyana, Paris, San Francisco, Köln, Buenos Aires, Londra, Rio de Janerio, Bilbao, Chicago’da sanatını dinleten; Lucia’nın, Norma’nın, Lady Macbeth’in, Queen Elizabeth’in, Filoria Tosca’nın, Lucrezia’nın, Madam Butterfly’ın, Alceste’nin, Aida’nın, Violetta’nın, Leonora’nın "Leyla la Turca"sı soprano Leyla Gencer, hem seçkin opera sahnelerinde hem resitallerinde hayranlık uyandırmış sanatçılardandır. Opera repertuarı 23 bestecinin 72 yapıtını kapsamıştır. Gencer, T.C. Devlet Sanatçısıdır.









OKAY TEMİZ


Türk caz sanatçısı. Türk müziği ile ilgili ilk bilgilerini, musiki eğitimi almış annesinden edindi. Annesinin desteği ile Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuarında vurmalı çalgılar ve timpani eğitimi aldı. 1955'te profesyonel müzik yaşantısına başladı. 1957-1959 yıllarında Tophane Sanat Enstitüsü'nde eğitimini sürdürdü.

1959-1967 yılları arasında dans müziği orkestralarında çeşitli programlar yaptı. 1967'de Ulvi Temel orkestrası ile birlikte Avrupa'da dans lokallerinde çalıştı. İsveç'te trompetçi Maffy Falay ile tanıştı ve "Sevda" grubunu kurdular. Bir başka trompet ustası Don Cherry ile birlikte festivaller, konserler ve plaklar yaptı. Afrikalı basçı Johnny Dyani'nin de gruba katılmasıyla New Hemsher kolejinde dersler verdiler.

1974 yılında kurduğu İsveç-Türk caz grubu Oriental Wind ile, batı kökenli enstrümanların yanı sıra Türk enstrümanlarını bir araya getirerek ilginç bir sentez yarattı. Temiz, 1990 yılına kadar İsveç'teki çalışmalarını sürdürdü. Avrupa, Hindistan ve Amerika turları, konserler, albüm çalışmaları yaptı, seminerler verdi. 1993 yılından sonra çalışmalarını Finlandiya'da sürdürdü.

Selanik, Atina, Barselona, Budapeşte, Zürih, Ljubliana, Amsterdam, Rotterdam, Lahey, Lizbon gibi Avrupa şehirlerinde Türk ve dünya ritimlerini tanıtım programları, seminerler düzenledi. Ayrıca Kültür Bakanlığı Türk Müziği topluluğunda kadrolu sanatçısı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de konserler verdi.

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.






DÜNYACA ÜNLÜ YABANCI MÜZİSYENLERDEN BİR KAÇ TANESİ



Ludwig Van Beethoven






Ludwig van Beethoven (d. 16 Aralık 1770 - ö. 26 Mart 1827), Alman klasik müzik bestecisi.
Ludwig van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de kendisi gibi engelli olduğu bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır. Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’a piyano eğitiminde çok sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya başlamıştır.
1787 yılında Mozart'la çalışmak umuduyla Viyana'ya gitti. Mozart ile bir süre çalışma fırsatı bulsa da annesinin hastalığı nedeniyle Bonn'a döndü. 1792'de Viyana'ya geri döndüğünde Mozart'ın ölmüş olduğunu öğrendi.
1792 yılında Viyana’ya giden Beethoven klasik müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı. Joseph Haydn kısa sürede Beethoven’ın üstün yeteneğini fark etti ve her konuda ona destek oldu. Beethoven, başlarda besteci olarak değil piyanist olarak adını duyurdu. Daha sonra yaptığı bestelerle klasik müziğin 19. yüzyılın sonuna kadar yaşayan tüm müzisyenlerini etkiledi.
Beethoven’ın dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera, Fidelio, bestelemiştir. İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. 3. senfonisini, Eroica olarak da bilinir, Napolyon’a Avrupa’ya demokrasi getirdiği için adamıştır. Ancak daha sonra Napolyon kendini İmparator ilan ettiğinde bu adamayı geri almıştır. 9. senfoni ise en çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en çarpıcı senfonisidir.
Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi. Beethoven, Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi, daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik eserler oluşturdu. Özellikle Op. 109 piyano sonatıyla Klasik müziğin Romantik Dönemini başlatmıştır.
Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve 1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.
1827 yılında 56 yaşındayken dünyaca tanınan bir besteci olarak vefat etmiştir ve cenazesine otuz bine yakın insan katılmıştır.





Johann Georg Leopold Mozart







Wolfgang Amadeus Mozart (Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart) (d. 27 Ocak 1756 - ö. 5 Aralık 1791)

Klasik Batı Müziği'nin, en üretken ve en etkili bestekârlarından biridir. Yapıtları, senfonilerin, konçertoların, oda orkestralarının, piyanonun, operanın ve korolu müzikleri etkilemiştir. 35 yıllık ömrüne 626 eser sığdırmıştır. Mozart Avrupalı bestekârların en popülerlerindendir ve birçok eseri standart konser repertuarlarında kullanılır. Günümüzde müzik tarihinin en büyük dehalarından biri olarak kabul görmüştür. Konu başlıkları [göster]

İlk yıllarında, Mozart birçok Avrupa gezisine çıktı. Bunlardan ilki 1762 yılında, Münih'in Bavarya'sında Elector meydanında, aynı yıl da Prag ve Viyana'da imparatorluk meydanında gösteri yapmıştır. Uzun bir konser turu, 3 buçuk yıl sürer, ve Wolfgang'i babası ile beraber Münih, Mannheim, Paris, Londra (burada ünlü İtalyan çellocu Giovanni Battista Cirri ile çalmıştır), Lahey, tekrar Paris, Zürih, Donaueschingen ve Münih'de konserler vermiştir. Bu gezisi sırasında, Mozart birçok ünlü müzisyenle tanışır ve kendisi de bu müzisyenlerin eserlerine aşina olur. En önemli esin kaynaklarından biri Johann Christian Bach'tır, onunla da 1764-1765 yıllarında Londra'da arkadaş olmuşlardır. Bach'ın eserleri birçok kez Mozart'ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir. Tekrar Viyana'ya 1767'de giderler ve burada 1768 yılının Kasım ayına kadar kalırlar. Bu gezi sırasında Mozart çiçek hastası olur, ve iyileşmesi babası Leopold tarafından Tanrı'nın oğlu için sevgisini temsil etmektedir.

Salzburg'da geçen bir yıl sonunda; üç kez İtalya'ya yolculuğa çıkmıştır. 1769 Kasım'ından, 1771 Mart'ına kadar, 1771'in Ağustos'undan Kasım ayına kadar, ve 1772 Ekim'inden 1773 Mart'ına kadar. Mozart bu dönemde üç opera besteler: "Mitridate Rè di Ponto" (1770), "Ascanio in Alba" (1771), ve "Lucio Silla" (1772). Üç opera da Milan'da oynanmıştır. Bu gezilerin ilkinde, Mozart Venedikte Andrea Luchesi ile ve G.B. Martini ile Bologna'da buluşur, ve Accademia Filarmonica'nın bir üyesi olarak kabul edilir. İtalya'daki yolculuğunun şu an efsanevi olan bir hikâyesi de, Gregorio Allegri'nin Miserere'sini Sistine Chapel'de duyar ve tamamını hafızasından yazar, yalnız bunu yaparken parçadaki küçük hataları düzeltir, ve böylece Vatikan malının ilk illegal kopyasını üretir. 23 Eylül 1777'de annesi ile beraber Mozart; Münih, Mannheim ve Paris'i kapsayan bir Avrupa turuna gider. Mannheim'da, o dönemin en iyisi Mannheim orkestrası ile çalar. Aloysia Weber'e aşık olur, ancak O da daha sonra Wolfgang'den ayrılır. 4 yıl sonra da; Aloysia'nın kız kardeşi Constanze ile evlenir. Paris'e başarısız ziyareti sırasında da; annesi 1778 yılında ölür.

1780 yılında, Mozart'ın ilk büyük operası İdomeneo Münih'de oynanır. Ertesi yıl, Viyana'yı patronu, Prens Başpiskopos Colloredo ile ziyaret eder. Salzburg'a geri döndüklerinde, opera şefi olan Mozart, isyanını arttırır ve başpiskopos'un müzik işleriyle ilgilenmek istemez. Bu düşüncelerini söylemesiyle de başpiskopos desteğini çeker. Mozart bundan sonra, aristokrasinin ilgisiyle özgür olarak Viyana'da müziğini geliştirmek için yerleşir.

Bu bir nebzede Türk tarihi için önem taşır. Türklerin Avrupa'da moda olduğu o yıllarda, Mehter marşı'ndaki ritimden esinlenen Mozart, 11 numaralı la majör piyano sanatı'nın (K. 311) 3'üncü bölümünde "Ronda alla Turca" (Türk Marşı)'nı besteler.Ayrıca Viyana'da Türk elçinin kızı Zaide için adına arya besteler. 









Goran Bregović






1950 yılında Sırp bir anne ve Hırvat babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.[1] 16 yaşındayken konservatuvardaki klasik keman eğitimini bırakarakYugoslavya'nın en başarılı gruplarından sayılan Bijelo Dugme, (Beyaz Düğme) adında bir rock grubu kurdu.
Film müziğine ilk olarak 1978'de Mica Milosevic'in Nije Nego filmiyle başladı. Bregovic'in en renkli ortaklığı yönetmen Emir Kusturica ile gerçekleşti,1989'da Dom Za Vesanje1993'de Arizona Dream1995'de Cannes Film Festival'ini kazanan Underground ve 1998'de Crna Macka gibi Emir Kusturicafilmlerinin müziklerini yaparak Kusturica ve Bregovic çok başarılı bir ikili haline geldi. Sanatçı Türkiye'de İzmirİstanbulKocaeliBursaAnkara veDiyarbakır illerinde de konserler vermiştir. Sanatçının parçalarından bazıları Sezen AksuOya-Bora ve Candan Erçetin gibi Türk müzisyenler tarafından Türkçe sözlerle seslendirilmiştir.



0 yorum:

Yorum Gönder